Plettenberg, Stormsriver

Bugün Baz Bus akşama doğru geliyor, o nedenle beklediğimiz vakti değerlendirelim dedik ve fil, maymun ve çita çiftliği içinde sonuncusunu seçtik. Fiyatı pahalı sayılmaz, adam başı 130 rand, taksiye de 90 ödedik. Yirmi kilometre mesafedeki Tenikwa vahşi hayvan koruma çiftliğine gittik. Burada bir rehber eşliğinde bir saat kadar dolaştık. Rehber bayağı ilginç bilgiler verdi ama fazla İngilizce beni yoruyor. Tek aklımda kalan kuyruğu kısa kedigiller üç metre kadar havaya zıplıyor, kuyruğu uzun çita gibiler ise çok hızlı koşuyor. Bir de çitanın çenesi çok kuvvetli olmadığından avını parçalayana kadar, aslanlar falan gelip elinden alıyormuş. Bir çakal bile üç dört tane çitayı kovalayabiliyormuş. Eskiden çiftçiler koyunlara saldırdığından bu kedigilleri öldürüyorlarmış ama şimdilerde bizim kangal köpeği ile bu işi halletmişler. Bu olay biz gelmeden Türkiye’de bir gazete çıkmıştı. Buraya gelince de bir kaç dergide habere rastladım. Broşürlerinde “Çoban; Anatolian Guard Dogs” diyorlar. Bizim gariban çoban köpeği ömründe leopar, çita falan görmediğinden bunları iplemiyor, sürüye yanaştırmıyormuş. Böylece de çiftçiler bu hayvanları öldürmüyor, nesilleri korunuyormuş.

Vahşi kediler

Bir kaç tane vahşi kedigilin kafesine girdik, elemanlar bizi takmadan baktılar. Sanki bana bu hayvanlara bir uyuşturucu vermişler gibi geldi. Normalde o havyan bizi beş dakikada parçalar. Leoparın kafesine girilmiyor. İşin en heyecanlı kısmı, bir çita kafesine girdik, Arzu bir tanesini kedi gibi sevdi bile, ama hayvanlar hemen uzaklaşıyorlar. Sonra da balıkçıl kuşlarla biraz oynadık ve backpackers’a döndük. Dönüşte yağmur yağınca şehri gezme planlarını erteleyip, Baz Bus gelene kadar bahçede pinekledik. Burada gördüğüm kadarı ile tüm backpackers’larda yani kalınan yerlerde çay kahve bedava. İnternet ise pahalı.

Günet Afrika’yı en iyi ziyaret zamanı, bizim yaz, onların kışı… buraların yazı yağmurlu ve bazı parklarda sıtma tehlikesi olabiliyor. Bir de bu mevsimde balinalar ortalıkta fazla gözükmüyor.

Aslında bu çevrede yapılacak çok aktivite var. Mesela akşam otobüsle geçtiğimiz köprüden yapılan 216 metrelik dünyanın en yüksek bungy jump’isi, 91 metre tırmanılan canopy olayı (40 euro), şelaleler gezisi, treking, dalış, yüzme ve kano gibi…

Sonunda Baz Bus geldi, inenler binenler tanıdık artık. Biz Stromsriver’da Tube ‘n Axe’de iniyoruz. Çevrede bahçeler içinde bir çok guesthouse’lar ve backpackers’lar var. Kaldığımız yerde dorm’lar 120 rand. Oda, çadır gibi opsiyonlarda var.

Tsitsikamma

Stormsriver, Tsitsikamma gibi gayet seksi bir ismi bulunan önemli milli parklardan bir tanesinin bölgesinde.

Güney Afrika’da bulunduğum bu bir kaç günde edindiğim izlenim, buraları; dört veya daha fazla kişiyle bir grup oluşturup, bir araba kiralayıp, arkasına çadırları yükleyip, sağda solda kamp yaparak dolaşmak, en iyi yol. Keyfi böyle daha iyi çıkar. Kafasında Güney Afrika’yı dolaşma fikri olanlar bunu düşünsünler, derim…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın