Rosario

Dokuz saatlik bir yolculuktan sonra, Arjantin ve Uruguay arasındaki bir saat, saat farkından dolayı, gece ikide Rosario’ya vardım. Uruguay, Arjantin sınır geçişi kolay oldu. Hostes kız pasaportları topladı. Çıkışı, girişi damgalattı. Paraguay geçişi gibi ne bavullar indirildi, ne de jandarma kontrolü oldu.

Rosario’nun yeni inşa edilen terminaline varınca, burada sabaha kadar beklemenin saçma olacağını düşünerek, otobüste yanımda oturan İsviçreli çocuğun Lonely Planet’inden not ettigim Che Pampa’s hostele bir taksi ile gittim, 22 pesos. Hostel şehir merkezinde, eski bir bina.

Montevideo’daki Red Hostel gibi kırmızı ağırlıklı şık bir dekorasyonu var. Ranzalar gayet sağlam, üst kata çıkmak için merdiven bile koymuşlar. Bir de ranzaların altında büyük sırt çantasının rahatça sığdığı sandıklar var. Hepsi gayet güzel düşünülmüş.

Bu Güney Amerika seyahatinden önce hostelworld.com’a üye oldum. Böylece bir yere varmadan rezervasyonları cep telefonundan kolaylıkla yapıyorum. Ama Rosario’da ne yapacağımı bilmediğimden rezervasyon yapmamıştım. Hostelde yer varmış, 60 pesos ödedim. Ama tam odaya girecekken resepsiyoncu baktı, çoğunluk uyuyor. “Klimasız bir yer ister misin, orada herkes dışarıda” dedi. Fark etmez deyince, beş pesos geri verdi. Zaten gece balkon kapısı açık, yüksek tavan, oda gayet serindi.

Rosario’yu dolaşma

Sabah kahvaltıdan sonra paraleldeki Cordoba caddesinden yürüyerek Oroño caddesine gittim. Cordoba caddesi Rosario’nun yayalara ayrılmış merkez caddesi, İstiklal gibi. Cadde boyunca alış veriş merkezleri, mağazalar var. Caddede dolaşanların, abartmıyorum, yüzde doksanı kadın idi ve mağazalarda erkeklere hitap eden bir şey yoktu. Dün gece taksici, yarın göreceksin buranın kadınları Buenos Aires’ten daha güzeller demişti. Daha sonra Oroño caddesinde ziyaret ettiğim turizmci arkadaşım Mauricio’da aynısını söyledi. Daha güzeller mi bir şey diyemem ama daha bakımlı oldukları kesin.

Evet, Oroño caddesinde Mauricio’ya kısa bir ziyaret yaptım. Geçen Buenos Aires’te yemek yediğim kadınların başında Türkiye’ye gelmişti. “Bir gece daha kal, Rosario’da görülecek çok şey var, bende kalabilirsin” teklifine yolcu yolunda gerek diyerek cevap verdim. Sonra tekrar aynı caddeden nehir tarafına yürüdüm.

Bu nehir İguazu’ya akan Paraña nehri. Bayrak anıtını ziyaret ettim. Bitişikteki Kadetral ve asansör kapalı idi. Ulusal Tarihi Bayrak Anıtı, Arjantin’in Rosario şehrinin en önemli yapısı. Çünkü, General Manuel Belgrano Arjantin Bayrağı’nı ilk olarak Paraná Nehri’nin kıyısında bu alana dikmiş. Şu an yetmiş metre yüksekliğinde bir kuleye sahip olan bu anıtın çevresinde o dönemin tarihi şahsiyetleri ve simgesel bazı heykeller bulunmakta.

Anıtı ziyaret sonrası hostele döndüm, resepsiyoncu Sebastian, İnternetten, plataforma10.com sitesinden bana otobüs biletini aldı, yazıcıdan bileti de bastı. Eleman dün gece bana gördüğüm ilk Türksün demişti. İyi ki diğerlerini tanımamış, dün geceki taksici burada bazı Türklerin tutuklandığını söylemişti. İnternetten baktım, bir açık bulup, kumarhaneleri dolandırmışlar. Ama sonunda yakayı ele vermişler.

Tekrar çıktım, San Martin caddesinde bife yedim. Bife yani biftek. Katedral’e gittim, açılmıştı. Akşam güneşi Bayrak Anıtını daha iyi aydınlatıyordu, tekrar fotoğraflarken, baktım, asansör açılmış, üç pesos. Şehri şöyle bir tepeden izledim ve tekrar hostele döndüm.

Yola devam

Mendoza biletini en ucuz Rapido şirketinden 275 pesoya aldım. Daha hızlı giden, lüks servislerde var ama, Mendoza’ya sabahın köründe varmak istemiyorum. Bu yolculuk galiba on üç saat sürüyor. Böylece neredeyse Şili sınırına varıyorum.

Hostelden yazıyı bir türlü gönderemedim, uğraşırken bir baktım, otobüs saati gelmiş. Resepsiyoncu Sebastian, boş ver taksiyi, otobüsle git dedi. Otobüslerde ya kart ya da tam bozuk para olması lazım. Sebastian, ben sana para bozarım dedi. Durak hemen hostelden çıkınca sağda. Otobüs beklerken aynı koğuşta kalan Alaskalı çocuğu gördüm. Taksiye bindi. Bekliyorum, otobüs gecikti, beş dakika daha gelmezse taksi ile giderim diye hesaplar yaparken geldi. Perona vardığımda yine Alaskalı’yı gördüm. Meğer aynı otobüsle, Mendoza’ya gidiyormuş. Bana taksi paylaşır mısın diye sorsa, kabul ederdim, hem onun işine gelirdi hem benim. İşte bazı gezginler böyle uyuz oluyor.

Böyle şehirleri tanıyınca belediye otobüsleri taksi parasından tasarruf sağlıyor. Montevideo’da da hostele taksi ile gitmiş otobüs ile dönmüştüm. Otobüsün kapısında Mendoza bölgesine meyve, bitki, tohum sokmanın yasak olduğu yazıyor. Adamlar bu dünyaca ünlü şarap bölgesini koruma için böyle önlemler alıyorlar. Gidince bakalım şarapları nasılmış..

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın