Ciudad del Este

Bazen, insanın ufak tefek şansının tutması nasıl da mutlu ediyor. Şu an, Ciudad del Este yolunda sular seller gibi yağmur yağarken, İguazu’da geçen son iki günü güneşli geçirmekten bahsediyorum.

Paraguay yolunda

Neyse, dönelim bu güne. Sabah Cruce del Norte’nin 9.50 Paraguay otobüsüne binmek için hostelden çıkıp yolun karşısındaki terminale geçtim. On pesos (dört lira) verip bileti aldım, sırt çantamı şoföre gösterdim, bagajı açtı. Otobüs tamamen dolu, hatta ayakta yolcu var ama bagajı olan tek yolcu benim.

Şoföre “Arjantin, Paraguay sınırlarında damgaya ihtiyacım var” dedim. “Merak etme dururum” dedi ama Paraguay sınırında beklemiyormuş. Neden beklemediğini daha sonra anladım. Brezilya için ise “gerek yok durmadan geçiyoruz” dedi.

Şimdi bu geçişi ayrıntılı yazıyorum. Çünkü daha önce birileri böyle yazsa idi, hem paradan tasarruf edecek hem de daha rahat olacaktım..

  1. Otobüs Arjantin çıkışına gelince herkes indi ve çıkış damgalarını aldı.
  2. Brezilya girişinde ve çıkışında durmadık. Çünkü ülkeyi transit geçiyoruz. Teknik olarak legal bir durum değil ama adamlar bir çözüm bulmuşlar.
  3. Paraguay sınırında şoför benim için durdu, bu arada bir kaç kişi daha indi. Benden başka kimse giriş damgası için pasaport kontrol bölümüne girmedi.

Az kalsın her şey gidiyordu

İndim, tam büyük sırt çantasını alırken “eyvah” dedim ve otobüse koştum. İçinde pasaport hariç her şeyin olduğu ufak sırt çantasının otobüste olduğunu son anda hatırladım. O arada biri yürütse.. giderdi vallahi.

Aslını sorarsanız, zaten onu orada unutacağımı biliyordum. Otobüs Arjantin sınırında ayakta yolcu alınca, durumu kontrol için, ön tarafta kaldım. Ortam sıkışık olunca çantayı gözümün önüne, üst rafa koydum. Koyarken de “bunu unutacağım” diye düşündüm. Ne zaman böyle düşünsem gerçekleşir. “Artık unutacağımı biliyorum” dikkat edeyim diye düşünsem de unuttum. Pasaport cebimde ya bir objeye odaklanınca, öbürünü hafızadan siliyorum.

Paraguay sınırı

Brezilya, Paraguay arası dostluk köprüsü denilen bir köprü ile birleşiyor. Bu dostluk köprülerinden başka yerlerde de görmüştüm 🙂 Köprü yürüyerek de geçiliyor ama bazen tehlikeli oluyormuş, özellikle akşam saatlerinde. Eğer Brezilya’dan çıkış gerekiyorsa yürüyerek geçilebilir. Elbette bugünkü gibi yağmur yağmıyorsa.

Paraguay sınırında otobüsten inince, yeni yapıldığı anlaşılan inmigración binasına girdim. “Entrada” dedim. Görevlilerden biri hemen ilgilendi, girişi yapıp damgayı bastı. Dışarı çıktım, yağmur devam ediyor, nereye gitsem bilmiyorum. Bir takım taksiler durmadan geçiyor. Köşede elinde düdük olan biri vardı, ona öylesine “taksi” dedim. Hemen yola çıktı bir tanesini durdurdu. Taksiciye o an aklıma gelen “Munich Otel” dedim, biliyormuş. Götürmek için on lira istedi, çok geldi ama okey dedim.

Otelde

Şu an televizyonda Sosa diye biri Beşiktaş’a gol atmış, haberlerde söylediler. Herhalde Paraguaylı olmalı. Neden bu Munich Otele kaldığıma gelince, zaten burada hostel falan yok, battı balık yan gider, bari bir gün rahat edeyim dedim. Eskiden bunu iki ay sonunda yapardım, şimdi iki gün sonunda yapıyorum, yaşlılık alametleri.

Munich Otel, elbette Lonely Planet’in dediği gibi on beş dolar çıkmadı. Yaklaşık kırk dolar. Temiz bir üç yıldız, hatta bizdeki çoğu dört yıldızdan iyi. Resepsiyoncu kadına kasayı sordum. “Odaya bırakabilirsin, güvenli” dedi. Sonra “otobüs bileti için yardımcı olabilir misin” dedim. Terminali aradı, bir kaç aramada bağlanamadı. Sonunda saatleri öğrendi, sözün kısası, bayağı yardımcı oldu.

Sonra çıktım şehri dolaştım. Benzinlikteki ATM’den para çektim. Kapıda kocaman pompalı tüfekli koruma var, aynı Mozambik’de olduğu gibi. Sonra onlardan her yerde gördüm. Şehir gündüz güvenli imiş, gece ise sırt çantası almadan, ana caddelerde dolaşılabilirmiş.

Ana caddenin sonuna kadar gittim. Meğer gümrükten otel yürüme en fazla on, bilemedin on beş dakikada imiş. Şimdi bu CDE şehri temel olarak oldukça geniş ana cadde, ona paralel, köprüyü baz alırsak, sağda bir, solda iki caddeden oluşuyor.

Bütün bu caddeler, her türlü ıvır zıvırın satıldığı ürünlerle dolu. Özellikle parfüm, elektronik, saat, tekstil vesaire. Brezilya ve Arjantin böyle pahalı olunca doğal olarak insanlar günü birlik buraya akın ediyorlar.

Mesela, sadece bir mağazada benim şu an kullandığım Sony Nex 5N fotoğraf makinesi vardı, fiyatı da 690 dolar, yani ABD fiyatı ile aynı sayılır. Bunun bir alt modeli Brezilya’da 1130 dolar idi. Adamlar alışverişe buraya gelmesinler de ne yapsınlar.

Genelde, aynı Tayland’ta olduğu gibi genel geçer mallar var. Mesele 16mm lense geniş açı adaptörü sordum, 400 dolar gibi fahiş bir şey söylediler. Gerçi başka bir yeri aradılar. Belki asıl satıcıyı bulsam, daha hesaplı olurdu. Bu ürün ABD’de yüz dolar civarında.

Bol miktarda ucuz Çin malı yüz dolarlık tabletlerden var. Sonuç olarak; özel bir şey aramıyorsanız, garanti önemli değil, ucuz olsun diyorsanız burada alacak çok şey var. Burayı Hong Kong ile karşılaştırıyorlar ama anladığım kadarı ile o çeşitlilik burada yok. Sadece çok kolay satılacak ya da bu yöreye giden ürünler var. Motorola telefonlar gibi.

Yolda dandik bir otele fiyat sordum, 35 dolar dedi. Demek Munich otelin fiyatı iyi.

Saat 16 gibi dükkanlar kapanıyor. Ben de hava kararmadan karnımı doyurayım dedim ve 14 000 guaraniye yani altı liraya -yumurtalı hamburger menü- yedim. Evet burada bol sıfırlı, ufak banknotları plastik olan bir para birimi var. Burger King fiyatlarına baktım, normal menü on lira kadar. Otelde mini barda bira iki buçuk, su iki lira. Aynı ufak su dışarıda bir liradan biraz fazla. Fiyatlar böyle…

Dengue fever

Buralarda her yerde dang ya da deng humması, İngilizce adıyla dengue fever’a karşı mücadele afişleri var. Sivrisinek sokmasıyla geçen bu hastalık bazı durumlarda ölümcül olabiliyor. Aşısı falan olmadığından sivrisineklere sokulmayın diyorlar. O kadar off sıkmama falan rağmen şu an, en az on yerden sokulmuş durumdayım. Hele Bolivya daha da beter imiş. Yapacak bir şey yok, böyle devam.

O tüfekli korumaların fotoğrafını çekmek isterdim ama ilk çıktığımda aklıma gelmedi. İkinci de ise çantayı otelde bırakmıştım. Sonuçta bu şehirde hiç fotoğraf çekmedim, belki zaman olursa yarın.

Yazmayı unutmuşum, şehre girince pasaport için durmak aslında pek gerekli değil. Kalacak bir yer bulduktan sonra yürüyerek sınıra gidilip giriş damgası alınabilir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın