Koh Lanta’da jeep kiralama

Bu gün, burada üçüncü günümüz ve biz de bir araba kiralayıp adayı dolaştık. Bir ucundan bir ucu hepsi 30 Km. Sevgili Jazz’ımı özlediğim için bir Honda Jazz kiralayacaktık ama kalmamış. Biz de Suzuki, ufak jeeplerden kiraladık 1200B. Jazz 1500B idi. Böylece sağdan direksiyonlu bir Jazz kullanamadım ama soldan giden trafikte ilk defa araba kullandım. Zor değil hemen alışılıyor.

Önce meşhur bir mağarayı görelim dedik ama yarım saat tırmanmak gerekiyormuş, mağara içi bir saat sürüyormuş, geri dönmesi vs. Üstüne rehberle gitmek lazım, bir grup toplanmasını beklemek gerekiyor, vazgeçtik.

Ada yollarında türbanlı kadınlar motosikletlerle bir o yana, bir bu yana gidiyor. Ay-Yıldız formalı çocuklar, ve hatta tabelalar, bakkalda ürünler. Bu Asya dolaylarında Müslümanlığın sembolü; Ay-Yıldız.

Orkide ve kelebek çiftliğini gezdik. Kauçuk ağaçlarının bulunduğu yerde durduk, fotoğraflar çektik.

Doğu sahilindeki tsunaminin yıktığı eski şehri, çingene koyunu ziyaret ettik. Her yerde tsunami ile ilgili uyarılar, suyun olası yüksekliği ile ilgili işaretler var. Aşağıda görülen köyün bir önceki tsunamide olduğu gibi, bir sonrakinde de hiç şansı yok.

Panoramik bir restoranda bir şeyler yedik. Sahibi Budist emekli öğretmen ile bayağı muhabbet ettik. Bizde de örneğine rastlandığı gibi, emekli olunca, büyük şehirden kaçmış, buraya yerleşmiş. Galiba Tay hükümeti de bunu Müslüman nüfusu dengelemek için teşvik ediyor. Karşı da ıssız bir ada var. Adam orada çadırlarla kalacak olanlara çadır, yiyecek ve tekne tedarik ediyormuş. Çıkarken de sanki misafirliğe gelmişiz gibi hesabı ödemedik, o da istemedi, unuttuk gitti..

Araba var ya, merkeze gittik, süpermarketten biraz alış veriş yaptık. Zeytin falan aldık. Zeytin, İspanyadan, zaten her yerde bulunmuyor. Bir de yoğurt, doğal yoğurdu hala arıyoruz.

Ertesi sabah, Arzu uyurken erkenden kalktım, dün gittiğimiz yerlere bir daha gittim. Hem, Güneşin doğuşunun fotoğrafı çekerim, hem de dünkü unuttuğumuz hesabı öderim diye. O kadar ısrar ettim, adam parayı alamadı. Üstüne, bir daha bir şeyler ikram etti. Haliyle geç kaldım. Arzu da bayağı endişelenmiş..

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın