Kenya’da malarya olmak

Kenya’da malarya (sıtma) oldum. Şimdi bu konu Türkiye’de pek bilinmediği için başımdan geçenleri anlatayım da seyahat edeceklere, okuyanlara bir fikir versin. Türkiye’de pek bilinmediği dedim, çünkü malarya aşısından (daha icat edilmedi) bahseden doktorlar, karantinalık durum olduğunu sanan arkadaşlar gördüm. Hele ekşi sözlüğe bir bakarsanız, bizim doktorların bu konudaki cahilliğinden ölümler olduğunu görüyorsunuz. Ben de gazete haberlerinde bir kaç kere “Afrika’da sinek soktu, öldü” haberlerini okuyunca “eyvah” demiştim, tedavisi ne kadar basit oysa..

Önce genel bir bilgi vereyim, sonra başımdan geçenler üzerinden bir fikir vermeye çalışayım.

Malarya (sıtma)

Bakalım vikipedi ne demiş: Sıtma, hastalık yapıcı bir grup parazit olan plazmodiumların, dişi anofel sivrisinekleriyle insanlara bulaşmasıyla yayılan ateşli bir hastalıktır.

Hastalığın en bariz belirtisi olan titremeyle yükselen ateş plazmodiumun çeşidine göre değişik fasılalarla olur. Teşhisi kolay, tedavisi ve korunması mümkün olan sıtma hastalığı çok eski zamanlardan beri bilinmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre 2015 yılında dünyada 214 milyon sıtma vakası görülmüş, bunun 438 bini ölümle sonuçlanmış. Bunların yüzde 65’i 15 yaş altındaki çocuklar. Aslında ölüm nedenleri malarya değil, sadece bir dolarlık ilacı alamayacak kadar fakir olmaları..

Benim durum

Her şey önce hafif bir boğaz gıcıklığı, öksürük ile falan başladı. Bir üç gün sonra yoğun baş ağrısı ile uyandım. Tepe vantilatörü açık uyuduğum için yine sinüzitler azdı diye düşündüm. Arkadaşla kaldığımız yere on kilometre uzaktaki Nyali plajına gittik, üzerimde bir kırıklık var, sanki ishal oluyor gibiyim. Denize girdim, o sıcak havada üşüyorum. Genelde ucuz halk lokantalarında yediğimiz için zehirlendim diye düşündüm. Rehber olarak çalıştığım yıllarda bu tür hastalıkların uzmanı haline geldiğim için dinlenmek ve tedaviye başlamak için otele dönmeye karar verdim. Şansıma minibüs durağında büyük bir alışveriş merkezi var, tuvalete son anda yetiştim, yoğun ishal. (Daha sonra doktor söyledi, ishal de sıtmanın göstergesiymiş)

Kaldığım Mtwapa’ya gelince önce bir eczaneye uğrayıp öksürük için bir şurup aldım. Bu arada camda “Malarya Testi 100 Khs” yazısını okudum, “1 dolar, bayağı ucuzmuş” diye düşündüm. Odaya varınca parasetamol ve bağırsak antiseptiği içerek kendimi tedaviye başladım.

Gece ateş, üşüme, terleme üçlüsünün sırasıyla ziyaretleri ile geçti. Gerçi durum çok vahim değil, bildiğin grip gibi, baş ağrısı biraz sıkıntı..

Ertesi sabah; bu hap tedavisi beni bir hafta oyalar, kestirme yoldan bir serumla falan şundan kurtulayım diyerek yakında bulunan Swiss Cottage hastanesine gittim. İsmine bakmayın, tek katlı sağlık ocağı gibi bir yer. Doktora danışma ücreti 300 şilini (Kenya şilini iki sıfır atınca dolar oluyor, yani 3 dolar) ödedim, durumu anlattım. Bu basit bir gribe benzemiyor bir kan testi yapalım dedi, kan testi 900 şilin.

Yarım saat sonra test sonucu gelip doktor “malarya” deyince bayağı şaşırdım. Çünkü günlerdir buradayım hiç sivrisinek tarafından sokulduğumu hissetmedim, dikkat de ediyorum. Şüpheli şüpheli bakınca, kan testinde iki değeri gösterdi. Zaten belirtilerden malarya olduğunu anladığını ama emin olmak için kan testi istediğini, benim malaryanın hafif bir cins olduğunu, iyileşmenin fazla problem olmayacağını söyledi ve son olarak “merak etme 4 gün sonra bir şeyin kalmaz” dedi (dediği gibi de oldu).

Sonra hastanenin eczanesinden ilaçları aldım, onlar da 2800 şilin tuttu. İlk gün hem kalçadan hem koldan iki iğne. Devam eden üç gün sadece kalçadan iğne. Ve ayrıca sabah akşam yutmak üzere parasetemol ve antibiyotik. Böylece tedavi başladı. Sadece ilk gün biraz sıkıntılı geçti, ikinci gün daha rahattım. Üçüncü gün bitti gibi bir şey oldu.

İğneleri ilk gün doktor, sonraki gün hemşireler yaptı, ben ki kalçadan iğneden çok korkarım, itiraf edeyim elleri çok hafifti. Bir de iğneleri takarken falan bayağı dikkatli idiler.

Komşu görüşleri, olayın açılımı

Kaldığımız otelde yaşlı bir Fransız var, bir kaç kere malarya geçirmiş, bazıları bayağı sert imiş. O bana başka bir hastane önermişti, halkın gittiği, ucuz. Ama geçen hafta Masai Mara grubunda Nijeryalı bir kız da malarya geçirmiş, ilk başta tedavi olumlu gitmemiş “malarya’da en önemlisi iyi bir hastane” demişti. O nedenle daha pahalı olmasına rağmen bu hastaneye geldim. Tüm masraf 40 dolar tuttu. Fransız’a göre büyük para “malarya malarya’dır, tedavisi farklı ne olacak” dedi. Ben parayı sigortadan almayı düşündüğümden pek dert etmedim.

Bu arada Fransız “Coartem” diye bir hap önerdi. Doktora sorduk, özellikle benim arkadaş “ya daha sonra Türkiyede çıkarsa” diye endişelendi. “Elbette alın, oda tedavi eder ayrıca koruma da sağlar” dedi. Bana da “eğer yakın zamanda bir daha malarya olursam iğneye gerek olmadığını bu haplarla olayı çözebileceğimi” söyledi. Doktora Türkiye’de malarya’dan ölümler olduğunu söyledik, Doktor “Biliyorum, bazı ülkelerde olayı daha kompleks zannedip yanlış tedavilerle zora sokuyorlar, oysa malarya basit bir hastalık ve tedavisi çok kolay” dedi.

Bir eczaneye “Coartem” sorduk, yokmuş bize 100 şiline Hint malı “Combiart” diye bir şey verdi. “Bire bir aynı” dedi. Fransız bunu aldığımıza kızdı “bu Hint hapları daha düşük kalite oluyor. Novartis’in Coartem’i alın, başınız ağrımasın” dedi. Bunlarda 24 hap var, yaş ve kiloya göre dört gün boyunca üçer dörter içiliyor. Belki benim tedavi bu kadar ucuza da olabilirdi. Coartem’e ise 700 şilin istediler, Fransız buna da “size turist diye pahalı satıyorlar, lokal birini gönderin çok daha ucuza alır” dedi.

Evet, aslında belki sadece 4 liraya da tedavi olabilirdim. Bu “lüks” hastaneler turisti görünce faturayı kabartmaya meyilli oluyorlar. Türkiye’de de aynı. Rehberlikte çok başıma geldi. Hatta bir keresinde grubumdan ishal olan bir kızı Ankara’nın meşhur bir hastanesinde 4 gün yatırmaya kalktılar. Dedim “siz bir serum verin, gerisini ben hallederim”. Sonuçta kız ertesi gün sapa sağlam Kapadokya’ya bizimle devam etti. Onlara uysak, kızın turu yanacaktı.

Sıtma tecrübeli Fransız hastalık süresinde ateş çıkarsa grip, soğuk algınlığının tersine kalın giyinmememi, vantilatörü açıp vücudumu serinletmemi önerdi. Malarya’da tersi yapılacak dedi. Bir de Lucozade diye bir enerji içeceği önerdi, gün boyu bunu azar azar iç, farkını göreceksin dedi. Yaptım, herhalde işe yaradı. Şu an üçüncü gün, hastalıktan eser kalmadı.

Fransız bir de doktorun neden antibiyotik verdiğini anlamadı, sanırım, boğazımdaki enfeksiyona karşı olmalı dedim. Belki gerekli idi, belki ilaç satmak için..

Önlemler

Şimdi Afrika, hatta Tayland, Laos gibi yerlere gidenlere doktorlar hemen malarya haplarını dayıyorlar. Bunların günlük, haftalık içilen çeşitli tipleri var. Benim gördüğüm bu konuda en iyiler Fransızlar. Bu haplar iyi güzel de iki tane büyük handikapları var. Birincisi malaryaya karşı tam koruma sağlamıyorlar, yüzde 60 deniyor. İkincisi karaciğere, hele bir de alkol alınırsa, çok zararlılar. Bu konuyu eski yazılarda anlatmıştım.

Nihayet İnternet bulunca bu konuda daha önce ne yazmışım diye baktım, meğer Coartem’den de bahsetmişim. İşte linki burada Vilankulo

Bu da Meksika’da iken konu hakkında yazdığım yazının linki Playa del Carmen

İkincisi sivrisineğe sokulmamak. Belki de benim hatam; Masai Mara gibi riskin çok yüksek olduğu bir yerde en azından sivrisinek kovucu kullanmamak oldu. Gerçi hiç sokulduğumu da fark etmedim. Uzun kollu ve uzun pantolon giydim, yattığım yerlerde cibinlik vardı ve hava soğuk olduğu için çadırda pantolon ile uyudum. Sivrisinekler genelde gündüz saldırmıyorlar, güneşin doğuşu ve batışı en iştahlı anları.

Eğer vücuda sıkılan, sürülen bir koruyucu bir şey kullanmak istiyorsanız, aslında zararlı olmasına rağmen deet bazlı bir şey olsun.. O bitki özlü, doğal, parfümlü şeyleri çok denedim, pek işe yaramıyorlar.

Sonuç

Ekşi Sözlükte 3 kere malarya geçiren bir arkadaş şöyle yazmış: Burada şu hayati uyarıyı yapmak istiyorum. Bu hastalığı kaptığınız yer/ülke nere ise tedavinizi mutlak surette orada yaptırın. Çünkü ülkeden ülkeye sinek ve mikrop tipleri değişiyor. Eğer Afrika’da kapmışsanız bu hastalığı hemen uçak biletinizi alıp ülkeye dönün tedavi için. Türkiye’de tedavi olayım derseniz, net söylüyorum ölürsünüz!..

Bütün bu yazdıklarım kişisel görüşlerim, doktor falan değilim ama Afrika’da bulunduğunu, malarya olduğunu söyleyen hastaya ısrarla yanlış tedavi uygulayıp öldüren doktorların bulunduğu ülkedeyiz. O nedenle en ufak şüphede, malarya kaptığınızı düşündüğünüz ülkede bir kan testi yaptırın. Mesela, Kenya’da bir dolar ve yarım saatte doğru sonucu alıyorsunuz.

Benim malarya oldukça hafif geçti ama grip diye biraz düzelince ertelese idim, ikinci dalga çok daha şiddetli olacaktı. Belki de bir çok insandan duyduğum; kemiklerin çekiçle ezilmesini yaşayacaktım. Normalde pek hastane, doktora gitmem. Hatta çok ağır bir şey olmadıkça hiç gitmem. Babam sağlık memuru olduğundan bir şekilde kendi tedavime bakarım ama bu olay bunun ne kadar yanlış olduğunu gösterdi. Sonuçta şanslıydım, olayı çok hafif atlattım..

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

6 Yorum

Bir Cevap Yazın