Varadero

Önceki gün Havana’da Viazul’ün terminaline gittik. Ev sahiplerimiz Vedado’dan taksi ücreti 5 cuc dediler, öyle oldu. Dolmuşla gitmek karışık dediler ama sonradan olayı biraz anladım. Plaza de Revolucion’a kadar giden bir hat var galiba. Oradan da yürüme pek uzakta değil. Terminalde dün için Varadero’ya bilet aldık, fiyatı on cuc. Bu Viazul biletleri İnternet’ten de satılıyor, özellikle yüksek sezonda biletleri bir kaç gün önceden almak gerekiyor. Gerçi Varadero için otobüs dolu ise hemen orada dolmuşlar kalkıyor. Bir sitede okuduğuma göre on beş cuc alıyorlar.

Viazul turistler için oluşturulmuş bir taşıma firması. Mavi renkli, aynı Hostal’lar (Casa Particular) gibi. Küba’da turistler için olan servisler mavi, Kübalılar olanlar ise kırmızı renkli, dost-düşman kuvvetler gibi 🙂 Turistler sanırım bir de Transgaviota yazan otobüsler ile seyahat edebiliyorlar. Bunu araştırmam lazım (anladığım kadarıyla sadece oteller arası taşıma yapıyor, bazı ofislerinden bazı yerlere özel seferlere bilet alınabiliyor).

Dün sabah erkenden Viazul terminaline gittik, bir taksici 10 istedi vermedik, ikincisi 5 cuc’u kabul etti. Terminalde önce check-in yapılıyor. Bir gün önceki rezervasyon biletleniyor. Sonra ikinci bir sıra yapıp bagajlar otobüse teslim ediliyor. Sonra da yolculuk başlıyor. Girişteki tabelada otobüs saati 08.25 yazıyordu, ve hiç dikkat etmemişiz, verilen yazıcı çıktısında bir sürü rakam arasında 8.05 vardı. Meğer o otobüs saati imiş. Neyse ki erken geldik, sorun olmadı.

wpid-molada-canli-muzik.jpg
Mola’da canlı müzik

Yolda bir yeni bir servis istasyonunda durduk. Hemen müzisyenler toplandı, canlı müzik eşliğinde molamızı verdik. Sonra yola devam iki buçuk saat sonra Varaderoya’ya vardık. Otobüs yolda Varadero havalimanına da uğradı.

Varadero’ya gitmek aslında hiç aklımda yoktu,  Küba’yı gezen arkadaşlar; çoğunlukla Kanadalı turistlerin gittiği, plajı dışında orijinal bir şeyi olmayan, turistik bir yer diye önermemişlerdi. Ama Havana’da hostelde konuştuğum Yunanlı bir çift ile birlikte tüm Güney Amerikayı gezen Malezyalı eleman “sezon daha başlamadı, turist yok, deniz de süper” deyince planı değiştirdim. Sonra evinde kaldığım adam da “bu aralar rüzgar yok, deniz iyidir” dedi. Ayrıca da 25 cuc’a bir arkadaşının odasını önerdi, ben de olur dedim. Küba’da bu Casa Particular sahipleri böyle çalışıyor. Havana’da bu evden önce kaldığım hostelin sahibesi Ania’a bir liste yapıp vermişti.

Varadero’ya varınca kapıda oda kiralayan bir kadına fiyat sordum, yirmi cuc dedi, ben de beş cuc ucuz diye bir bakalım dedim. Tam terminalden çıktık, bir kadın, demek Havana’dakiler iyi tarif etmişler ki, “Ersoy, Ersoy” diye ismimi söyledi. Yani Rosa’nın odalarına bakan Flor’a böylece yakalandık. Biraz rezilce bir durum oldu ama ben salaklığa vurdum, Suat zaten İspanyolca bilmiyor. Öbür kadın bizi Flor’a teslim etti, o da beş dakika boş bırakmaya gelmiyor, müşteriyi çalıyorlar diye söylendi.

Rosa genelde Miami’de yaşıyormuş, kızı hasta olduğu için gelmiş, birazdan Havana’ya gidecekmiş. Bize odayı gösterdi, gerçekten tertemiz, arkada bir terası var, banyo geniş. Ön terasta da oturulabilir. Kliması yeni Samsung split tip, sessiz diye övünçle gösterdi. Gördüğümüz kadarıyla Küba’da çoğunlukla o kutu tipli klimalar var motosiklet gibi ses çıkarıyor, bilen bilir. Evi tanıttıktan sonra da, doğrudan konuya girdi, “bakın” dedi “şimdi gece çıkınca kızlar üzerinize atlar, kimlik sormadan sakın getirmeyin dedi. Gece yarısı da olsa Flor’u uyandırın kayıt yaptırın”.

Tabi bu dediği olmadı. Herhalde sezon daha başlamadığından plaj bomboş, deniz idare eder, biraz dalgalı. Akşam çıktık, uzun iki cadde. Bir tane Beatles bar var, bir de Calle 62. Birinde Kanadalılar için dirty rocker kılıklı bir eleman Rolling Stones’dan falan cover yapıyor. Arada Justen Biber’e laf soktu, sanki kendi çok kitsch değilmiş gibi. Diğerinde de turist kızları sahneye çıkarıp salsa yaptırıyorlar. Etrafta turistlerin üzerine atlayan bir tane bile kız yok, ama yaşlı-genç turist hatunlara servis için bekleyen bir sürü zenci-melez body yapmış genç var. Son gün giderken Flor bize “Havana’daki aile de sizin çok efendi olduğunuzu söylemişti” dedi 🙂

wpid-wp-1447073381387.jpeg
Karayip Denizinde 🙂

Bir de Calle 62’nin arkasında Havana Clup diye bir disko vardı, giriş 10 cuc diye girmedik. Gece yarısına doğru barları bitiren Kanadalılar oraya gidiyorlardı. Böyle bir kaç yer daha varmış ama sezon başlamadığından fazla ambiyans yokmuş. Belki de Rosa’nın üzerimize atlayacaklarını söylediği kızlar oradaydı. Kim bilir?

Plajda Meksikalı öğretmen bir hatunla tanıştık, daha doğrusu o bir fotoğrafımı çeker misin? diye yanaştı. Sonra konuşmaya başladık. Küba’ya yüksek kolesterolünü tedavi için gelmiş. İlaç tedavisi yapmışlar, bayağı başarılı olmuşlar. Kübalı arkadaşları sayesinde burada tedavi olmuş. Sonra mevzuları evli misin, kaç çocuğun? var falana getirdi. Laf arasında kendine Kübalı bir koca bulsana dedim. İsterim ama bunlar Meksika’ya varınca, daha havalimanında satar, Miami’ye akrabalarının yanına, çalışmaya kaçarlar dedi. O sırada plaj güvenliği için iki polis geçiyordu. Bu hatun onları çağırdı, muhabbete başladılar. Konu hemen “bizi Meksika’ya götürsene” oldu. O da onlara “Miami’ye kaçmanız için mi?” dedi, gülüştük. Yani mevzu hep aynı. Polislere “halinize şükredin, başka ülkelerde hayat o kadar da sandığınız kadar güllük gülistanlık değil” dedim. Meksikalı hatun da beni onayladı ama polislerin bakışları hiç ikna olmuş gibi değildi.

wpid-wp-1447073430984.jpegBu tıp konusunda Flor ile de konuştum. Fizik tedaviye gidiyormuş, “bazıları beğenmiyor ama bence çok iyi” dedi. Her şey bedava. Estetik cerrahi bile. Diş tedavisinde implant daha yeni başlamış, sadece protez için cüzi bir ücret alınıyormuş. İlk kaldığım hostelde Şilili bir kız Lübnanlı bir çocuğa vitaminlerle ilgili bir şeyler anlatırken anlatırken kulak misafiri olmuştum. Bir eczaneye sordum; Polivit iki lira, ufak bir kutuda 100 pastil. Günde üç kere almak gerekiyormuş. Flor “bir de Multivit var, o daha iyi” dedi. Sırt ağrılarına bile iyi geliyormuş. Küba’da sedef hastalığını tamamen, akciğer kanserini yüzde seksen tedavi ediyorlarmış, bunun için bir bağışıklığı güçlendirici bir şey varmış, Havana’ya dönüşte tanıdıklara soracağım.

İki gün öğle yemeklerini Rosa’nın önerdiği La Vicaria’da yedik, buradaki turist fiyatlarına göre ucuz sayılır, ucuz demem Türkiye’de normal bir lokanta fiyatları ve lezzet fena değil. Bir de El Amanecer isimli 24 saat açık bir kafe var. Kahvaltı, hamburger falan, fiyatlar ekonomik. Burada da kahvaltı yaptık. Burada çalışanların tavırlarını ayrıca yazmak istiyorum, yani genel olarak tüm garson, kasiyer, tezgahtar, resepsiyoncu olarak çalışanların.

Bir ara Viazul ofisine uğradık, Santa Clara’ya rezervasyon yaptırmak için, yüksek sezon değil, yarım saat önce gelin, tamamdır dediler. Yüksek sezonda Küba’da seyahat etmek için iki, üç gün öncesinden otobüste yer ayırtmak gerekiyor. Aklınızda olsun.

Böylece iki gün Varadero’yu da görmüş oldum. Deniz en çok Temmuz ve Eylül ayında güzel oluyormuş. Flor “hiç dalga olmaz, deniz cam gibi olur” dedi. Bir de yüksek sezon olmadığından fiyatlar daha ucuz oluyormuş, bu zamanın kötü yanı, sıcaklıkların aşırı olması. Artısı-eksisi bu.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

1 Yorum

Bir Cevap Yazın