La Paz’da devam

Son iki günü boş boş La Paz sokaklarında dolaşarak geçirdim. Aslında planım, Peru’ya vize almaktı. Ama kalan günleri hesaplayınca bunun pek mantıklı olmadığını gördüm. Daha doğrusu Stefan beni uyandırdı. Peru bu bölgede ören yerleri açısından en zengin ülke. Çoğu gezgin şıpın işi bir Machu Pichu yapıp olayı bitiriyor ama gerçek öyle değil. Bir de günlerden cuma, vizeye şimdi gitsem, bir günde verdiler, vermediler, gereksiz stres. Zaten hava kapalı, bir yağıyor, bir açıyor. Dört bin metre, iki adım yürüyünce insanı nefessiz bırakıyor. Hiç koşuşturmaya gelecek halim yok. Üstelik bu sene buralarda dehşet yağmur yağıyor. Machu Pichu bir açılıyor, bir kapanıyormuş. Yani zaman az, koşullar uygun değil, falan filan, Peru olayını başka zamana bıraktım.

Ayrıca, bir de, vize alma işine kıl kapıyorum. Şimdi La Paz’da iki tane Peru konsolosluğu var. Biri El Alto’da, geçenlerde bizim Varuna gezgincileri bayağı uğraştırmışlardı. Öbürü şehir içinde, daha kolay alınan. Koray bu Peru vizesi işini bayağı ayrıntılı yazdı, bolivyadan-peru-vizesi-almak buradan okuyabilirsiniz. Güney Amerika’da bizden vize isteyen üç ülke var. Peru, Surinam ve Guyana. Bu Peru vizesi olayı da yakında kalkabilir. İmza aşamasına geldi diye duydum. (Sonunda kalktı; ama ilginçtir benden bir sene sonra bir arkadaş daha vize varken bir sınırdan geri çevrildi, öbüründen vizesiz girmeyi başardı)

Cadılar pazarı

Bu kasvetli iki günde neler yaptım. Mercado de Hechicería yani Cadılar pazarını dolaştım. Burada büyü ile ilgili bilumum malzeme satılıyor. Linares caddesinden tişört aldım. Çok pazarlık yaptım, kadının kafası karıştı. Sonra tezgahtar kız uyardı, galiba zarar ettik diye. Neyse ki tekrar hesaplayıp durumu düzelttik, memnun oldular. Aslında Bolivya’dan alınacak çok şey var, özellikle yerel ürünler, ama şu taşıma olayı yok mu, insanın belini büküyor. Burada lama ve alpaka kazaklar falan çok popüler ama şu an piyasada satılan ucuz ürünlerin çoğu tahmin edilebileceği gibi çakma. Bir diğer çakma ürünler bölgesi de Illampu caddesi, burada North Face, Columbia gibi markaların ürünleri satılıyor. Fiyatlar Uzakdoğu gibi. Arada orijinal yada kaliteli çakma ürünler bulunabiliyor. Bir tane hoşuma giden bir rüzgarlık buldum, onun da bedeni çıkmadı.

Koray’la öğlen yemeklerini, bir gün memleket yemeklerine benziyor ve ucuz diye İsrail lokantasında, öbür gün de lüks havası olan ama Türkiye ölçülerine göre ucuz bir yerde yedik. İkisi de fena sayılmaz. Sol y Luna Kafe’de kahvelerimizi içtik. Hollandalıların işlettiği bu kafenin, yemedim ama yemekleri de iyi gözüküyordu. Sol y Luna, Cochabamba ile Murillo caddesinin kesiştiği yerde. Kablosuz İnterneti de var.

La Paz’da kalıp çevrede ziyaret edilebilecek bir kaç yer var, mesela Tiwanaku, Titicaca gölü vesaire, ama artık sanırım dönüş moduna girdim ve Rio plajlarına doğru yola çıkmalıyım. Bisikletle yapılan ölüm yolu olayına hiç girmiyorum, çünkü bisiklete binmesini bilmiyorum. Bilsem yapar mıydım, o da başka bir soru. Pazar günü için Koray ile rezervasyon yaptırdığımız cholitas olayını iptal ettirdim. Cholitas’lar, kadın güreşciler. Yerel giysileri ile amerikan güreşi yapıyorlar. Koray’a, “bak bu güreşi yazacak tek Türk sen olacaksın” dedim ve Santa Cruz biletini aldım. Koray yarbanabiryolculuk.com/la-paz-ve-amerikan-guresi burada cholitasları gayet güzel anlatıyor.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın