2012 İlk defa Güney Amerika

Dün 10.45’de kalkan THY uçağı ile yerel saat ile 20.30’da Sao Paulo’ya vardım. Bu şu ana kadar yaptığım en uzun uçuş oldu. Brezilya ve Türkiye arasında dört saat fark var, bu hesapla uçuş 13 buçuk saat sürdü. Böylece ömrümde ilk defa Amerika kıtasına ayak basmış oldum. Uçak biletini birikmiş milleri kullanarak gidiş-dönüş iki aylık bir süre için aldım. Buraya geldim ama hala ne yapacağıma tam karar veremedim. Machu Picchu ve Galapagos görmek istediğim yerler arasında, aslında Patagonya’ya gitmeyi de çok istiyorum ama zaman yetmeyecek sanırım.

Amerika kıtası

Sao Paulo’ya sağanak yağış altında indik. Şu an yağmıyor ama hava bulutlu ve oldukça serin. Yahu okulda bize kuzey yarım kürede kış varken güneyde yaz olur diye öğretmemişler miydi?

Bir yere yerleştikten sonra gece meşhur Paulista caddesinde bir kafede coxinha eşliğinde Brahma marka bira içerek yerel tatlar diyarına ufak bir giriş yapmış oldum. 600cc, büyük bira 6 buçuk reais. Brezilya reali hemen hemen bizim liraya eşit, bu nedenle burada para hesabı yapmak çok kolay. Coxihna bir çeşit kroket. Biralar ise buz gibi servis ediliyor.

Kafede dikkatimi çeken olay, dışarıda, açık havada, kaldırımda olan bölümde bile sigara içmenin yasak olması oldu. İnsanlar kalkıp kafe alanının dışına, kaldırımda elli santim öteye geçip öyle içiyorlar.

Şimdilik yazacaklarım bu kadar, cep telefonunun bataryası bitiyor, zaten bu ufak klavye ile yazmak bir dert.

Savaş mı çıktı?

Yedek batarya ile devam… şimdi sirenler çalmaya başladı. 10 kasım buraya mı geldi diye düşünürken, burada yaşayan arkadaşım olayı açıkladı. Bu siren sesi her gün saat 12’de yemek saatini haber veriyormuş. Tüm şehir teneffüse çıkıyor yani.

Öğle yemeği için bir AVM’ye gittik. İçerisi siren sesiyle ofislerden fırlamış beyaz yakalılar ile dolu. Ortam bana, bir öğle vakti Astoria alışveriş merkezini hatırlattı. Fark, burada tabağı büfeden dolduruyorsun, tartılıyor, kilo hesabı ödeme yapılıyor. Etler çok iyi görünüyor. Ortalama bir tabak yirmi lira tutuyor. Damak tadı olarak bize uygun, hatta hiç bir fark yok diyebilirim. Asya dolaylarında yaşanan o uyum süreci burada gerekmiyor.

Kısaca fiyatlar

Akşam Paulista caddesinde ufak bir yürüyüş yaptık, bir yerde birer bira içtik. Ne olduğunu bilmeden, karışık bir şeyler diye menüden seçtiğimiz şey bildiğimiz Çin böreği çıktı ve 22 lira olan fiyatı da epey kazıktı. Ama bu bölge, bu dev şehirde, anladığım kadarıyla, gece çıkıp dolaşılabilen nadir yerlerden, şehrin en lüks bölgelerinden. Bu bölgede 1+1, 30-40 metrekare mobilyalı bir daire kirası 3000 liradan başlıyor. Kalite ise o kadar yüksek değil. Bu fiyatlar inanılmaz ama burası Sao Paulo…

Fiyatlar konusunda bir örnek de elektronikten vereyim, ABD’de 1000 lira olan, Sony Nex C3 fotoğraf makinesi burada 2000 lira, Türkiye’de ise 1400 lira civarında. Yıllardır bizde elektronik çok pahalı diye şikayet ederdim, beterin beteri varmış. Brezilya, bildiğim kadarıyla son beş senede böyle oldu. Hatırlarım yıllar önce ucuz yemek yesinler diye esnaf lokantasına götürdüğüm Brezilyalı grubum on lira tutan menüye isyan etmiş, bir hafta boyunca öğle yemeği yememiş idi. Nereden nereye…

2 Yorum

  1. Brezilya’nın Angara’sı bence Saõ Paulo. İstanbul’u, İzmir’i Rio. Oranın poposunu devirerek yürüyen sakin insanlarına, her an kulağa çalınan samba ritimlerine, yeşilliğine, küçük kumsallarına, okyanus kokusuna, aksanına bayılıyorum. Rio’ya geçince selam söyle benden o yare 🙂 Antartica iç kardeş, o toprakların birası o bence 🙂 İyi tatiller, tadını çıkar dostum.

Bir Cevap Yazın